15.11.2009

Son Biletler...




2010 Dünya Kupası mücadelesinde milli takımla yaşadığımız düşkırıklığından sonra milli takım düzeyindeki maçları yine tarafsız gözle izlemek durumunda kaldık. Arda, Sabri, Hamit ve diğer yakından tanıdığımız Türk futbolcularını galaksinin en presjtijli turnuvasında görmek ayrı bir keyif olacaktı, artık beklentilerimiz 2014 için...

Bugün ilk olarak 0-0'ın rövanşında tek golle Yeni Zellanda'nın Bahreyn'den Güney Afrika biletini kaptığını duyduk. Maçın en önemli olayı ise Bahreyn'in penaltı kazanıp, harcaması; doğal olarak da Yeni Zellanda kalecisi günün adamı olması. Tabii bir de Blackburn Rovers'lı Ryan Nelsen var, kaptan ve takımın en sevilen, aynı zamanda da en çok tanınan ismi. Başka bir postta kendisinden bahsetmek lazım...

Rusya 2 - 1 Slovenya

İrlanda 0 - 1 Fransa

Yunanistan 0 - 0 Ukranya

Portekiz 1 - 0 Bosna Hersek

Eğer Bosna Hersek yerine play-off'lara kalsaydık, ''Çek bir Estonya''nın yerini herhalde ''Çek bir Slovenya'' alırdı. Klüpler bazında üst düzey olarak adlandırabileceğimiz ekiplerde neredeye oyuncusu bulunmayan Sloven milli takımının, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nin üstünde yer alması bile büyük bir başarıdır. Bir de Rusya'yı geçerlerse - bence imkansız -, elemelerin Avrupa ayağına damgalarını vururlar.

Gecenin ilk karşılaşmasında Digitürk'teki rus kanalından takip edebildiğim Rusya - Slovenya maçının en özel ismi Bilyaletdinov oldu. Everton'ın yeni yıldızı, Arshavin'in kayıp, Pavluchenko'nun beceriksiz olduğu gecede aralarında Putin'in de olduğu yetmişbin kişiyi ikinci maç öncesi rahatlatan isim oldu. Alınan skor tehlikeli de gözükse, gibi 2 takım arasındaki güç farkı büyüklüğü süprizleri engelleyecek düzeyde.

Kuralar sonucunda denk kuvvetler olarak adlandırabilceğiz belki de tek eşleşme Yunanistan - Ukranya. D-smartım olmadığı için ancak nette izleyebildiğim maçta ilk olarak dikkat çeken Atina Olimpiyat stadındaki boşluklar ve soğuktan donmak üzere olan taraftarlardı. Yıllardır severek takip ettiğim Panathinaikos'un şu şansızlık abidesi staddan kurtulması gerek. Herhalde dev stadın, Olimpiyakos maçı dışında da dolması mümkün değil . Maça gelirsek, komşu 2004 yılındaki futbolu oynayacak durumda değil. Bir kere defans oyuncuları 5 yıl öncesindeki kalitesinden ve yardımlaşmadan uzak. Bologna'da yedek bekleyen Vangelis Moras ile Liverpool'a gelişiyle adada çok tartılışılan Kyrgiakos defansın göbeğini oluşturması tehlikeli. Bugün Ukranya hücümcularını sıksık Yunan kalesinin önünde gördük, özellikle Artem Milevskiy az daha becerikli olabilse deplasman takımı Ukranya'ya güle oynaya dönebilirdi. ''0 - 0'' avantajlı dursa da Rehhagel bir yolunu bulup takımını Dünya Kupasına götürür diyorum.


İrlanda - Farnsa eşleşmesinde ise benim kesin favorim Fransaydı, Nedeni İrlanda ve Fransa arasındaki kalite farkı değil, İrlanda Milli Takımın benim aklımda cenabetlikleriyle yer edinmesidir. Yoksa Premier Lig'in kalburüstü oyuncularını barındılar hehangi bir milli takımın, Domenech'in ilginç seçimleriyle mahvettiği Fransa'yı yenmesi normal şartlarda mümkündü...

Ön eleme kuraları çekildiğinde basınımızın bize rakip olarak görmediği Bosna Hersek ise Portekiz karşısında kaybetse bile oynadığı futbol özetlerden görüldüğü kadarıyla takdire şayan.
Çarşamba gecesi Bosna, süpriz yapar da Dünya Kupasın'da oynayamaya hak kazanır mı bilemem de; eğer olursa, Türkiye olarak destekleyecek bir takım bulmuş oluruz...

Keine Kommentare: